22 Mayıs 2010 Cumartesi

Show Must Go On

Uzun zamandır iş dolayısıyla ve kaçan şampiyonluğu kendi içimde dizginlemeye çalışmaktan dolayı yazamadım. Bahane yaratmadan bir yerden başlamalı,hayat ne de olsa devam ediyor.

Bu tür travmaları önceden yaşamış olmak,tarihte 10 yıl şampiyon olmadan geçen sezonları okumak bir Fenerbahçelinin öncelikle bedenine ve ruhuna aşılaması gereken acılar sanırım. Ama önemli olan tek konu acı tecrübelerden ders çıkarabilmek. Bunu kulüp olarak ne kadar özümseyip gelecek sezonlar için artıya dönüştüreceğimiz ise bende hala soru işareti. Pazar günü yaşanan anons skandalı ve kaçan şampiyonluk için toplanan yönetimin Çarşamba günü yaptığı açıklamalar beni ne şaşırttı ne de tatmin etti. Şaşırtmadı çünkü yönetimin taraftara "Halledeceğiz,en büyük biziz" açıklamalarından daha fazlasını beklemiyordum. Tatmin olmadım çünkü bu kadar büyük bir travmadan 3 gün sonra yapılan açıklamaların içi bu kadar boş olmamalıydı. Stada gelenleri ayaklı Fenerium yapan ve takıma desteğini sadece evinde bulunan forma sayıları ile özdeşleştiren bir yönetim/seyirci profiline uygun açıklamalar,her daim takımın yanında bulunan ve sevgisini hiç bir nesne ve meta ile bağdaştırmayan taraftarı mutlu etmedi. Peki ne yapmalı ve yapılmalı?

Biz taraftar olarak desteğimizi yine vereceğiz,yine Fenerbahçe için yollara düşeceğiz ama transfer sezonundaki etkinliğe ve günlük başarılara göre takımını destekleyen seyirciler ne yapacak? İşte bu noktada bu tür travmaların önemli ve yararlı olduğunu düşünüyorum. Silkelenmek zorunda olan Fenerbahçe, sadece ona destek olacaklarla yola devam etmeli ve gelecek sene bu seneden daha fazla isyan etmeli.

Öldürmeyen acının güçlendirdiği tezini test etme ve dibine kadar destek olma ihtiyacını duyan herkes önümüzdeki sezon elini taşın altına koyacaktır. Zor ve uzun bir yol bizi bekliyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder